Gezi'de aşık oldular Gezi'de Evleniyorlar
GEZİ'DE AŞIK OLDULAR GEZİ'DE EVLENİYORLAR
Hürriyet Gezi Parkı Direnişi sırasında revirde tanışan “Çılgın Hemşire” lakaplı 32 yaşındaki Nuray Çokol ile “Yeşil Tişörtlü Adam” lakaplı 34 yaşındaki aktivist Özgür Kaya, 20 Temmuz Cumartesi akşamı tanıştıkları ve birlikte omuz omuza mücadele ettikleri Gezi Parkı’nda, bütün çapulcuların davetli olduğu nikah töreniyle evleniyorlar.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün kıyacağı nikahta, çiftin şahitliklerini Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ile Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Adnan Türkkan yapacak. Nikah sonrası çift ve davetliler, evlendirme dairesinin sahneye çevrilen otoparkında Yaşar Kurt, Boğaziçi Caz, Bulutsuzluk Özlemi ve Sokak Sanatçıları’nın vereceği konserle eğlenecekler.
BİRİ DOKTORLUĞU BİRİ HEMŞİRELİĞİ BIRAKTI
Nuray Hemşire, kan görmeye dayanamadığından ve doktorların hemşirelere hizmetçisi gibi davranmalarına katlanamadığından hemşirelik yapmayı reddetmiş ve konservatuar okuyarak oyuncu olmuş. Özgür ise Tıp Fakültesi’ni terk edip, elektrik elektronik konusuna merak sarmış bir aktivist.EVİNİ REVİRE ÇEVİRDİ
Nuray Hemşire, Gezi Parkı’na 600 metre mesafede oturuyor. 31 Mayıs sabahı Gezi Parkı’nda “İnsan öldürüyorlar” çığlıklarıyla güne uyanmış. Bir buçuk saat önce ayrıldığı parkın basılması sonrası çılgına dönmüş. Koşarak parka gitmek istemiş ancak annesi izin vermemiş. Bunun üzerine ‘Madem ben oraya gidemiyorum yaralıları buraya getirim’ deyip evini revire ilk çeviren kişi olmuş. Ertesi gün de annesini memlekete gönderip soluğu Gezi Parkı’nda almış.
GÖZ TEMASI KURMADAN
Özgür ve Nuray günlerce revirde iki üç cümleyi geçmeyen diyaloglarla flört ettiklerinin farkında bile olmamışlar. Özgür’le nasıl tanıştığını hatırlamayan Nuray, “Birbirimize üç metre mesafede saatlerce yaralılara yardım ederken birkaç cümleyi geçmeyen diyaloglarımız oluyordu. Bütün yorgunluğum bir yana kendimi ilk kez bu kadar yararlı hissettim. Kan revan içindeki insanlara yardım ederken de hiç kan tutmadı. ‘Acaba bugün kahve içti mi’ diye düşündüğüm an gidip kahveyi yapıyor yanına bırakıp işime devam ediyordum. Göz teması bile kurmadan, hiçbir karşılık beklemeden” diyor.
SİHİRLİ CÜMLE
Revirde yoğun günlerin yaşandığı, uykusuzluk ve yorgunluğun had safhada olduğu bir sırada Özgür’ün, “Bir şeye ihtiyacı olan var mı” diye bağırması, sinirleri zayıflamış ve yorgun düşmüş olan Nuray hemşirenin gayri ihtiyari olarak ‘Sevgiye ihtiyacım var’ demesiyle doruk noktaya ulaşmış. İşte o anda Özgür, Nuray’ın yanına gidip sarılmış. Özgür, bu sarılmanın bir erkeğin bir kadına sarılması gibi olmadığını, sonra da bunun bir geleneğe dönüştüğünü ve herkes birbirine sarılmaya başladığını söylüyor.
BULGARİSTAN’A DÖNMEYİ PLANLIYORDU
Bir haftalığına Gezi Parkı’nda kalmaya gelen Özgür sonra Bulgaristan’a işinin başına dönmeyi planladığını belirterek, “15 yıldır hiçbir örgüte bağlı olmadan bir çok devrime katıldım, sahra hastanelerinde gönüllü sağlıkçı olarak çalıştım. Eğer Lübnan’da ölseydim b. yoluna gitmiş olurdum ama Gezi’de ölmek beni hiç korkutmazdı. Bir hafta diye geldiğim Gezi’de atmosfer beni o kadar etkiledi ki ilk günden söz verdim kendime. Beş yıl sürse de buradayım” diyor.
YEŞİL TİŞÖRTLÜ ADAM
Nuray’ın bir yerden bulup üzerine geçirdiği reflektörün arkasında Sinem yazması nedeniyle uzun süre herkes revirde Nuray’ı Sinem diye çağırmış. Özgür’ü ise direniş boyunca üzerinde bir üniforma gibi giydiği yeşil tişörtü yüzünden herkes “Yeşil Tişörtlü Adam” olarak seslenmiş. Yoğun yağan bir yağmur sonrası Nuray Hemşire, sırılsıklam olan Özgür’e, “Derhal çıkar o tişörtü, senin hasta olmaya hakkın yok” demiş. Tişörtü Nuray’a veren Özgür, “O benim için çok değerli aman kaybolmasın” demeyi de ihmal etmemiş.
BAŞUCUNDAKİ TİŞÖRT
15 Haziran’da polisin Gezi Parkı’na müdahale etmesi sonrası Özgür, Nuray’a “Sen kaç ben sonra geleceğim” demiş sonra da alabildiği kadar sağlık malzemeleriyle birlikte parkı son terk edenlerden olmuş. Nuray, yine revire çevirdiği evinde yaralılara müdahale ederken Özgür de sokaktaki yaralıları güvenli bulduğu otellere taşımış. İlerleyen saatlerde Özgür Nuray’ın evinin yolunu tutmuş. Eve girince telefonu çalmış ve rahat konuşmak için Nuray’ın yatak odasına girmiş farkına varmadan. Yatağın başucunda gördüğü yıkanıp, kurutulmuş yeşil tişörtü görünce, o an anlamış. Sonra da bir bahaneyle Nuray’ı odaya çağırıp o an aşklarını itiraf etmişler ve bir daha hiç ayrılmamaya karar vermişler
GEZİ'DE AŞK BAŞKADIR
VatanGezi Parkı eylemleri sırasında tanışan çift nikah masasına oturuyor
Gezi Parkı eylemleri süresince yaşanan birçok trajik olay uzun bir süre daha hafızalardan silinmeyecek belki ancak, prostestoların göbeğinde filizlenmeye başlayan bir aşkın, nikah masasında nihayete ereceği açıklandı.
'Gezi'de tanıştık, Gezi'de evleniyoruz' yazılı düğün davetiyelerini direniş arkadaşlarına göndermeye başlayan genç çift, bu mutluluğa ortak olmaları için tüm çapulcuların davet edildiğini belirtirken gerek sanat , gerekse moda camiasından da büyük destek almış görünüyor. Gelinlik ve damatlığın Barbaros Şansal'dan, düğün davetiyelerinin tasarımının ise usta mizahçı Bahadır Boysal'dan olduğu ifade edilirken, nikâh şekerlerinin de LGBT Blok hazırlıyor.
MÜZİKLER BOĞAZİÇİ CAZ KOROSU'NDAN
20 Temmuz Cumartesi 19:00'da Gezi Parkı'nda gerçekleştirilecek düğünde, müzikleri Boğaziçi Caz Korosu ve Direnişçi Sanatçılar'ın yapacağı da bildirildi.Düğün davetiyesinde yazanlar ise şu şekilde:
Devrime adanmış, âşık olduklarından habersiz iki yürek şimdi devrim kadar güzel bir düğüne hazırlanıyorlar.
Her sabah aldığı 2 ekmek ve 12 yumurtayla parka gelip, ekmeğin birini, yumurtanın altısını parka bıraktıktan sonra “ne olur yiyin çocuklar” diyen seksenlik teyzenin gelmesi gerek bu düğüne, gölgesinde aşık oldukları ağaçların, kurtarabildikleri kuşların nikah şahidi olmadığı düğün, düğün sayılmaz ki. “Ben on üç yaşındayım yanınıza gelemiyorum” diyerek yanından ayırmadığı uğurlu oyuncağını ta Amerika ’dan parka yollayan çocuğun uğuru o var o parkta.
Çocukların kartpostallarla, mektuplarla yollanmış iyi dilekleri parkın her köşesine sinmişken bu parkta evlenmek istemenin neresi yanlış? Çarşı grubu bu çiçeği burnunda aşıkları meşaleleriyle karşılamazsa eksikliğini hissetmeyecek mi kimse? Düğün Ethem, Mehmet, Abdullah, Ali olmadan olur mu? Nuray ve Özgür onlara yetişemediyse de ruhları Nuray ve Özgür’e hep yardım etmedi mi? Şimdi Gezi Parkı'nda dolaşan ruhlarına düğünü uzaktan seyrettirmek yakışır mı bize? Divan oteli’nde Nuray’ın tıbbi olarak yapabileceği hiçbir şey kalmamışken, sloganlarla hayata döndürdüğü direnişçinin hatırına, Divan Otel’in pencerelerine karşı yapmak bu düğünü boynumuzun borcudur. hem bütün çapulcuların davetli olduğu bu düğün hangi düğün salonuna sığar sorarım sizlere?
20 temmuz 2013’de direnişin bu güzel yürekli iki insanının hepimizin hayatının birleştiği yerde Gezi Parkı’nda hayatlarını birleştirdiğine şahitlik etmek isteyen tüm çapulcular orada olacak. Dünyanın en kalabalık düğününü yapacağız birlikte. Nuray ve Özgür için, özgürlük için en iyi bildiğimiz şeyin sevmek olduğunun ispatı için gezi parkı’nda gerçekleşecek bu düğünde tüm çapulcularla bir kez daha buluşmak dileğiyle.